Konya’da 7 kişiyi öldüren Mehmet Altun’un ilk sözleri

Konya'da aynı aileden 7 kişiyi öldürdüğü suçlamasıyla hakkında 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Mehmet Altun ilk kez hakim karşısına çıktı. İşte Altun’un ilk sözleri.

Konya’da 7 kişiyi öldüren Mehmet Altun’un ilk sözleri

30 Temmuz’da, Konya’nın merkez Meram ilçesi Hasanköy Mahallesinde, Yaşar Dedeoğulları (65) ile eşi İpek (57), çocukları Serap (33), Serpil (29), Sibel (35), Metin (42) ve Barış Dedeoğulları’nı (31) öldüren Mehmet Altun (33) ile diğer sanıkların yargılanmalarına başlandı.

Tutuklu Mehmet Altun ve diğer 10 kişi bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.

4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava nedeniyle hem adliye binası hem de duruşma salonu ve salon dışında geniş güvenlik önlemi alındı. 

Mehmet Altun, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.

konya-adliyesi-mehmet-altun-davasi.jpg

ÖLDÜRÜLEN 7 KİŞİYİ, 7 AVUKAT SAVUNUYOR

Öldürülen Dedeoğulları ailesinden 7 kişiyi, 7 avukat savunurken; Van, Şanlıurfa, Batman ve Yalova barolarının davaya katılım talebi ise reddedildi. Kırıkkale Cezaevi'nde tutuklu bulunan sanık Altun ile 2 aile arasında geçen mayıs ayında iki aile arasında yaşanan kavgadan dolayı tutuklu olan diğer sanıklardan Lütfi Keleş ile Veli oğlu Ali Keleş, bulundukları cezaevinden SEGBİS yöntemiyle duruşmaya katıldı.

Sanıklardan Ali Çalık, Ramazan Çalık, Yahya Çalık, Veli Keleş ve Ali Keleş salonda hazır bulundu.

İLK SÖZLERİ

Duruşmaya cezaevinden SEGBİS ile katılan katil zanlısı Mehmet Altun, ilk savunmasında olay gününü anlattı. 

Dedeoğuları ailesini çocukluğundan beri tanıdığını belirten Altun, şunları söyledi:

"20 yıldır aynı yerde oturuyorduk. Maktulleri çocukluğumdan beri tanırım. Ben de onlara yakın oturuyorum. Ablamlara sürekli gelir giderdik. Özellikle son 2 yıldır sürekli hafta sonları ablamlarla birlikteydik. Ablamların, komşuları Dedeoğlu ailesiyle aralarında geçimsizlikleri vardı. Benim de çocukluğumdan itibaren aram kötüydü. Sürekli sürtüşme vardı. Problemin aslı nedir bilmiyorum. Orada başkasına ait arazi vardı. Muhtemelen bu yüzden olduğunu tahmin ediyorum. Bahçeden bize doğru sürekli taş atıyorlardı. Ablamların o bölgede başka kimseyle derdi yoktu. Ablamların önceki ev sahipleri de bu aileyle araları kötüymüş. 2010 yılında ben yeni askerden geldim. Babam, ablamların, komşularıyla kavga ettiği ve kavganın da anneme küfür ettikleri için çıktığını söyledi.  2010 yılında babamın  tüfeğiyle kavga esnasında havaya ateş ettim. O nedenle hakkımda işlem yapıldı. İlk ruhsatlı silahımı 2018 yılında aldım. En son olan kavgada ben yoktum. Ama sonradan olay yerine gittim. 12 Mayıs olayından sonra bir hafta ablamlarda kaldım. Silahım evde duruyordu."

2021/08/05/mehmet-altun-adliye-003.jpg

“AMACIM ÖLDÜRMEK DEĞİLDİ”

"Öncelikle benim ve ailemin, Keleş ve Çalık ailesiyle ilgili kesinlikle ırkçılık söz konusu değil. Son yaşanan olayda ailem beni azmettirmedi. Amacım barışın sağlanmasıydı" diyen sanık Altun, "Sırf o amaçla gittim. Amacım öldürmek değildi. Kesinlikle kasten öldürmedim. Böyle bir niyetim olsaydı konuşmazdım. Silahı daha önce evimde hırsızlık olduğu için aldım. O aileye karşı kullanmak için almadım. Olaydan önce psikolojik ve ailevi sorunlarım yüzünden Ankara, İstanbul, Bursa'ya gittim. Konuşmaya olaydan 2 gün önce karar verdim. Kavgadan sonra sürekli tehdit ediliyorduk. Amacım arayı düzeltmekti. Kimseye söylemedim. Söylesem izin vermezlerdi." dedi.

2021/08/04/mehmet-altun-yakalandi-003.jpg

“NASIL ATEŞ ETTİĞİMİ HATIRLAMIYORUM”

Dedeoğulları ailesinin evine giderken tabancayı kendini korumak için yanına aldığını öne süren Altun, şunları söyledi:

"Silahı kendimi korumak için aldım yanıma. Benzini neden aldığımı bilmiyorum. Yakma niyetim yoktu. Saat 18.00 sıralarında o eve gittim. Öncesinde cumaya gittim. Silahı olaydan  1 gün önce yanıma almıştım. Olaydan 2 gün önce de araç kiralamıştım. Tamamen konuşmak için gittim. Dosyayı alıp isimlerini yazdım. Belediye çalışanı olarak kendimi tanıttım. Bana 'Bizim belediyeyle işimiz olmaz' dediler. Ailenin oğlu olan Barış'ın olmadığını öğrenince oradan ayrıldım. Barış gelsin öyle konuşalım, dedim. 5 dakika sonra tekrar gittim. Tanınmamak için cerrahi maske takmıştım. Ama oradan birisi beni tanırmış gibi oldu. Benden maskemi çıkarmamı istediler. Daha sonra da maskemi çıkarıp silahı elime aldım. Onlarla kibar bir şekilde konuştum. Kızlardan biri taş attı ama oradan kaçtım. Silahı doğrultup, ateş edemedim. Vurmak istemedim. Daha sonra kendimi kaybettim. Nasıl ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Kargaşa anını hatırlamıyorum. Şarjör değiştirdim bir kere, ikinci şarjörde mermi hazırdı. Daha sonra silahımı ateşledikten sonra sağa sola kaçan oldu. Yaralılar daha sonra yine saldırdı. Sadece bir kişiye yerde yatarken ateş ettim. Diğerlerini hatırlamıyorum. İçeri kaçana ise 2 kez ateş ettim. Mermiler çantamın içindeydi. Silahı ilk aldığım 2018 yılında mermileri basmıştım. Kaç kez ateş ettim hatırlamıyorum. Bu olay 15-20 dakika sürdü, diye hatırlıyorum. Zaten hepsinin öldüğünden emindim. Daha sonra da arabaya bindim. Benzin aklıma geldi. Kamera ve delillerin yok olması için direkt bidonu evin içine ittim. Ateşe verdim."

mehmet-altun-olay-yeri.jpg

“KİMSE AZMETTİRMEDİ”

Saldırının ardından memleketi olan Bozkır ilçesindeki köylerine gittiğini anlatan Altun, "Daha sonra olay yerinden ayrıldım. Bozkır'a gittim. Saat 18.30-  20.00 sıraları köye gittim. Giderken telefonum açıktı. Sadece araç kiralama firması sahibi aradı. Hızlı gittiğim için uyardı. 4-5 gün bağ, bahçe kırsal alanda yaşadım. Köye gittikten sonra sim kartı kırıp attım. Bana ulaşsınlar istemedim. Kimse beni azmettirmedi. Böyle bir şey söz konusu bile değil. Onlara karşı kin duymuyordum. Sadece konuşmak istiyordum. Bana izin vermiyorlardı. 3-5 yıl husumet olmadı aramızda. Ta ki ramazan ayına kadar. Olaydan birkaç gün önce evlerinin önünden geçerken, el kol hareketi yaptılar ama önemsemedim. Böyle olsun istemedim. Özür diliyorum. Pişmanım." dedi.

DİĞER SANIKLAR SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

Sanık Mehmet Altun'un dinlenilmesinin ardından 12 Mayıs'ta 2 aile arasında yaşanan kavga nedeniyle tutuklu bulunan diğer sanıklar Lütfi Keleş ile Veli Keleş'in oğlu Ali Keleş, SEGBİS üzerinden, tutuksuz sanık Veli Keleş ise duruşma salonunda ifade verdi. 

Mehmet Altun'un eniştesi Lütfi Keleş, 'azmettirme' suçlamasını reddederek, ''Böyle bir şeyden haberim yoktu. Haberim olsaydı da kabul etmez, yaptırmazdım. Hep ara bulmaya çalışıyordum. 12 Mayıs'taki olaya sonradan katıldım. Cezaevine girdikten sonra Mehmet Altun ile görüşmedik. Ziyaretime eşim, çocuklarım, ablam ve eniştem geldi. Eşimin kardeşi olduğu için eşi ve annesi, babasıyla Mehmet Altun, evimize ara ara ziyarete gelirdi. Olaydan 4-5 ay önce bana silahının olduğunu söylemişti ama hiç görmedim. Aileden kimsenin azmettirdiğini düşünmüyorum, olamaz da. Harun oğlu Ali Keleş, cezaevine para gönderiyor" dedi. 

Dedeoğulları ailesinin avukatlarından birinin "12 Mayıs'taki kavganın ardından suçun üstlenilmesini kim istedi?" sorusu üzerine Lütfi Keleş, "Tarım işleriyle uğraştığımız için işlerimiz kaldı. Eşim de tutukluydu. Bu nedenle suçu üstlendim. Karşı taraf devamlı tahrik ediyorlardı. O yüzden 'Uslandılar mı?' diye sordum. Bizi yalan ifadeyle içeri soktular. Mehmet Altun, kendi Facebook hesabından silah resmi göstererek 'Güzel mi?' diye sordu. Ben de 'Silahlarla ilgilenmem, senin de mi var?' diye sordum. Onda silah olduğunu bu şekilde öğrendim. Benim Kürtlerle bu zamana kadar bir sorunum olmadı" cevabını verdi.

'MEHMET ALTUN İLE SAMİMİYETİMİZ YOK'

Mayıs ayındaki kavga nedeniyle tutuklu olan Ali Keleş de ifadesinde şunları söyledi:

"Veli Keleş, babam olur. Olayla ilgili Mehmet Altun ile görüştüğümüz, konuştuğumuz yoktur. Yolum düştükçe hallerini, hatırlarını sormak için uğrarım. 2 aile arasında geçen hiçbir olaya karışmadım. 2010'daki olayı sadece duydum. Mehmet Altun ile samimiyetimiz yok. 12 Mayıs'ta yaşanan kavga olayında yer aldım. Bu yüzden yargılanıyorum. 12 Mayıs'taki olaydan sonra Mehmet Altun ile bir görüşmemiz olmadı. Silahı olduğundan haberim yoktu, telefon açtığımda annem ile görüşürüm. Dosyadaki imza olayından haberim yoktu. Eşim, oğlum ve annem ziyaretime geldi. Babam ile beraber cezaevinde olduğumuz için kuzenim Ali ağabey, bizimkilere para yatırır. Bizimkiler de sonra ona ödeme yapar. Hiç kimse ile 'Şikayetten vazgeçilirse cezaevinden çıkabiliriz' gibi bir görüşme yaşanmadı."

Sanıklardan Veli Keleş de suçlamaları reddederek, "Böyle bir şey olduğunu bilsek asla kabul etmezdik. 12 Mayıs'tan sonra kimseyle olayımız olmadı. Mehmet'in bu olayı yapacağından haberimiz yoktu. Böyle bir konu aramızda hiç konuşulmadı. Olay günü ailemden kimseyi görmedim. Olaydan sonra Ali Çalık beni aradı. Dedeoğulları tarafından ateş sesi geldiğini söyledi" dedi. 

​Duruşmaya ara verilirken, aranın ardından diğer sanıkların dinlenilmesine devam edilecek. 

DURUŞMAYI CHP HEYETİ DE İZLİYOR

Duruşmayı izleyen CHP’li heyet, verilen arada açıklama yaptı. Verilecek kararın kamu vicdanını rahatlatması gerektiğini söyleyen CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, “Türkiye’yi sarsan bu olayda aynı ailenin 7 kişisinin, 1 kişi tarafından çok bilinçli bir şekilde, planlı bir şekilde öldürülmesi, daha sonra evin yakılmak istenmesi, tam bir vahşet örneği olarak karşımızda duruyor. Bizler de CHP olarak, toplumda bu infial uyandıran olayın, ardındaki bütün olayların aydınlatılarak kamu vicdanı da herkesin rahatlıkla mahkemenin adil bir şekilde işlediği yönünde emin olması yönünden, verilecek kararın da kamu vicdanını da tatmin eden bir karar olması açısından ciddi bir şekilde takip ediyoruz. Bu olayın öfkeyle, nefret söylemiyle, kimliklerin de içinde olduğu bir olay olduğunu, sanığın yapmış olduğu ifadeden bir avukat olarak değerlendirdim. Bu olayın bütün boyutlarıyla yargı aşamasında araştırılması ve sonuca kavuşturulması, ülkemizin birliği ve esenliği açısından son derece önemlidir. Buna gayret ediyoruz. Türkiye’de siyaset dilinin, insanları nasıl bir kutuplaştırmaya getirdiğini, öfkenin nefrete nasıl dönüştüğünün tipik bir örneğidir bu. Büyük üzüntü duyduğumuz bu davadan beklentimiz, kamu vicdanının tatmin olmasıdır” dedi.

"HİÇBİR HUSUMET BÖYLE BİR MOTİVASYONU GERÇEKLEŞTİRMEZ"

Duruşmayı izleyen CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise şunları söyledi:

“Olayı ilk gününden beri takip ediyoruz. Bu olay sadece 30 Temmuz’da gerçekleşmedi. 12 ve 22 Mayıs’ta gerçekleşen linç girişimleri var. O linç girişimlerinden sonra kamuoyunun, avukatların, bölge barolarının dikkat çeken açıklamaları vardı. Gerekli tedbirlerin alınması yönünde. Ancak maalesef bütün bunlar yapılmadı ve bir katliam gerçekleşti. Bugün ilk defa katili, SEGBİS yoluyla dinledik. Ben de bir avukatım aynı zamanda. Şunu bilirim ki; ırkçılık ve nefret söylemi dışında hiçbir motivasyon böyle bir katliamın meydana gelmesinde zemin hazırlamaz. Hiçbir kişisel husumet, hele hele tavuk meselesi, kamera meselesi, tarla meselesi gibi bir ölüme dönüşmemiş olaylar böyle bir motivasyonu gerçekleştirmez. Konya’dan bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Siyaset dilinin nefret söyleminden, ırkçılıktan ve düşmanlıktan uzak durması lazım. Yukarıda söylenen ırkçılık ve nefret söylemi, herhangi bir insanı böyle bir katile dönüştürebiliyor. Bu olayda bu var. Motivasyon da düşmanlıktır, nefret söylemidir ve ırkçılıktır. Umuyorum bundan sonrasında siyaset de yargı da bu olaydan çok önemli dersler çıkarır. Doğrudan doğruya, bir arada yaşamamıza, barışımıza tehdit oluşturan bu olaylar bir daha gerçekleşmez. Biz CHP olarak başından beri bu olayın takipçisiyiz ve takipçisi olmaya da devam edeceğiz. Bütün kurumları, başta siyaset kurumu olmak üzere sorumluluğa davet ediyoruz.”

chp-heyeti-konyada-7-kisinin-olduruldugu-olayin-davasini-takip-etti.jpg

SANIKLAR: OLAYLA İLGİMİZ YOK

Verilen aradan sonra Mehmet Altun'u azmettirmek suçlamasıyla yargılanan sanıkların dinlenmesine, devam edildi.

Sanıklardan Yahya Çalık, olayla ilgisinin olmadığını öne sürerek, ''Olayla ilgimiz, alakamız yok. Mehmet Altun'u tanırım ama 3 yıldır hiç konuşmadık. En son Lalebahçe Karakolu'nda karşılaştık. Bu olay konusunda hiç konuşma, toplantı olmadı. Arabuluculuk istesem, yaşı daha büyük birisini seçerdim. 12 Mayıs öncesi benimle husumetleri yoktu. 2010'dan sonra da yoktu. 2010'daki olayda sadece kulaktan duyma şeyleri biliyorum. Mehmet ile tanışmışlığım, diyaloğum da yok. Böyle bir şeyi yapacağı aklımıza gelmedi. Olaydan tarladayken haberim oldu. Diğer akrabaların tarım işçileri haber verdi. 'Dedeoğulları ailesinin evi basılmış. Siz de burada durmayın' dediler. Daha sonra kendimizi koruma altına almak için polisi aradık. Üzerimize atılı suçları kabul etmiyorum'' dedi.

Yahya Çalık'ın sanıklar arasındaki oğullarından Ali Çalık da şunları söyledi:

''Mehmet Altun'u tanırım ama muhabbetimiz hiç yok. 2-3 yıldır da konuşmayız. Azmettirme suçunu kabul etmiyoruz. İşime gelip gidemiyorum. Olayla hiç ilgim olmadığı halde 94 gün cezaevinde kaldım. 12 Mayıs olayında ise 20 gün cezaevinde kaldım. O olayla da hiçbir bağım yok. 2010 yılındaki olayda ben çocuktum. Kulaktan duyma biliyorum. Dayım Lütfi Keleş, kavgaya karşı bir adamdı. Bize hep 'Belaya uymayın' derdi. Eve giderken bile farklı yerden giderdi. Suçlamaları kabul etmiyorum.''

Yahya Çalık'ın diğer oğlu sanık Ramazan Çalık, ''Evimiz dayım Lütfi Keleş'in eviyle 1,5 kilometre uzaklıkta. Haftada bir ancak giderdik. 2010 yılındaki olayı hatırlamıyorum. Sadece o günden beri komşusuyla konuşmadıklarını biliyorum. Mehmet Altun'un numarası bile ben de yok. Olayı da kuzenimden öğrendim. Olayla da ilgim yok. Bu konuyla ilgili konuşmamız olmadı. Mehmet'in neden bu olayı yaptığını bilmiyorum. Aklımız almadı. 3 ay boyuncu suçsuz yere cezaevinde yattım. Suçlamaları kabul etmiyoruz'' diye konuştu.

'MAHKEME' ADLI WHATSAPP GRUBU KURDUM'

Aynı adı taşıyan 3 sanıktan Ali Keleş, 'Mahkeme' adlı WhatsApp grubunu kendisinin kurduğunu belirterek, ''Bu şahısların hepsi akrabalarım. Olaya karışan 3 aile var. Hiçbir olaya karışmadım. Bu insanlar çarşı-pazar bilmezler. Bunlar cezaevindeyken onlara yardım ettim. Paralarını yatırdım. 12 Mayıs'taki olayda yer almadım. Hakkımda bu konuyla ilgili dava da açılmadı. 2010 yılındaki olayı, 12 Mayıs'ta yaşanan olayın ardından öğrendim. 11 yıldır o mahallede oturmuyorum. Olaylara kavgadan sonra dahil oldum. Evin erkekleri cezaevinde olduğu için onlara avukatlarını tutup, paralarını yatırdım. Hepsinin masraflarını da geri aldım. WhatsApp grubunu ben kurdum. Onun nedeni ise 3 farklı aile olduğu için davayı öğrenmek amacıyla beni arıyorlardı. O yüzden dosyadaki son gelişmeleri paylaşmak için kurduğum bir grup. Grubun konusu dava olduğu için adına 'Mahkeme' koydum. Mehmet ile muhataplığım yoktur. Neden yaptı onu da bilmiyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum'' ifadelerini kullandı.

AİLENİN GERİYE KALAN TEK FERDİ KONUŞTU

Saldırıya uğrayan Dedeoğulları ailesinden geriye kalan, olaydan önce de yaşadığı İngiltere'ye gitmek için Ankara'da bindiği uçağın kalkışına dakikalar kala acı haberi alıp Konya'ya geri dönen Çetin Dedeoğulları, Mehmet Altun'un kiralık katil olduğunu öne sürdü.

Çetin Dedeoğulları, ''Organize suç olduğuna inanıyorum. Daha önceki olayda ailemi öldürmek istediler. Cezaevine girip, çıktıktan sonra da bu olayı planladılar. Mehmet Altun'u da kiralık katil olarak gönderdiler. Bu işi de Ali Keleş organize ve finanse etti. 12 Mayıs olayından sonra 14 Mayıs'ta Türkiye'ye geldim. Sürekli tartıştıklarını anlatıyorlardı. 22 Mayıs'ta bir olay oldu. Hepsinden şikayetçiyim. Ailemi katlettiler. Kurban olarak da Mehmet Altun'u seçtiler'' dedi.

cetin-dedeogullari.jpg

Yıllar önce soyadını değiştirdiği belirtilen Yaşar Dedeoğulları'nın kardeşleri Cengiz, Öner Rıfatoğlu ve Erdal Rıfatoğlu ile Ercan İnik, Filiz İşkin, Güneş İnik, Naime Kızılgedik ve Ayfer Karasu sanıklardan şikayetçi olduklarını belirtti.

SAVCILIK,  WHATSAPP GÖRÜŞMELERİNİN ABD'DEN TALEP EDİLMESİNİ İSTEDİ 

Bugün saat 09.00 sıralarında başlayan duruşma saat 19.30 sıralarında sona erdi. Sanıkların ve öldürülen Dedeoğulları ailesinin yakınlarının dinlenmesinin ardından taraf avukatları ve savcılık, mahkeme başkanlığına taleplerini iletti. 

Talepler, Altun'u azmettiren kişilerin olup, olmadığının araştırılması yönünde yoğunlaştı. 

Öldürülen Dedeoğulları ailesinin avukatları, 'azmettirme' suçundan tutuksuz yargılanan 10 sanığın yeniden tutuklanmasını ve Altun'un daha önce bankadan çektiği kredinin araştırılmasını talep etti. 

Cumhuriyet Savcılığı, saldırıyı gerçekleştiren Mehmet Altun'u azmettiren kişilerin olup, olmadığını belirlemek için Altun'un cep telefonunun 'GPS' ve 'IP' kayıtlarının incelenmesini, Whatsapp görüşmelerinin ABD'den talep edilmesi istedi.

Savcılık, Altun'un, daha önce gittiği ve farklı illerde kaldığı otellerin güvenlik kamera kayıtlarının istenmesini talep etti.

Silahlı saldırıdan sonra tutuklanan ve daha sonra tahliye olup haklarında kovuşturmaya yer olmadığı belirtilen Mehmet Altun'un eşi Zehra, annesi İsmihan ve babası İbrahim Altun'un da tanık olarak dinlenmesi istendi.  

Mahkeme heyeti de, talepleri kabul etti. Heyet, saldırgan Mehmet Altun'un tutukluluk halinin devam etmesine ve diğer 10 sanığın da yine tutuksuz olarak yargılanmasına karar verip, duruşmayı 08 Şubat 2022 tarihine erteledi. 
 

 

İlgili Haberler
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.